Aynı zamanda, Türk Astronomi Derneği (TAD) ile Aydınlatma Türk Milli Komitesi "Dış Aydınlatma ve Işık Kirliliği" konulu 16 Mayıs 2020 tarihli ortak bir bildirge yayınladı. Yayınlanan ortak bildirgenin detayları şu şekildedir:
Dış Aydınlatma ve Işık Kirliliği Ortak Bildirgesi
16 Mayıs 2020
Sivil toplum kuruluşları olarak biz, Türk Astronomi Derneği (TAD) ve Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK), amaçlarımız doğrultusunda Dış Aydınlatma ve Işık Kirliliği konusunun önemini UNESCO’nun düzenlediği Uluslararası Işık Günü’nde bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Ülkemizde dış mekan aydınlatmasına harcanan yapay enerji çok büyük miktarlara ulaşmıştır. Bu enerjinin büyük bir bölümü ise yanlış kullanımdan dolayı uzaya kaçmakta dolayısıyla da heba edilmektedir.
Ülkemizde aydınlatma bir dizi yönetmelik ve standartlar düzenlenmektedir Ancak, aydınlatma ile ilgili tasarım, uygulama ve kullanıma ilişkin süreçlerde var olan mevzuat ve bunların yapılanmasındaki yetersiz denetimden dolayı ilgili mevzuatın çalıştırılması geri kalmaktadır. Bu nedenle, tüm süreçlerin yeniden gözden geçirilmesi, ülke kaynaklarını doğru kullanma ve enerji tasarrufu açısından önemli bir gerekliliktir.
Yapay ışığın fazlası, yanlış kullanımı hem insan sağlığını, hem de doğadaki bitki (flora) ve hayvan (fauna) yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bunların yanı sıra, uzaya kaçan yapay ışıklar, astronomi çalışmalarını da engelleyebilmektedir. Ülkemizin astronomisinin uluslararası standartlardaki gözbebeklerimiz ve kilit altyapı taşları olan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ve Doğu Anadolu Gözlemevi gibi kurumların geleceği, çevrelerindeki dış aydınlatmanın iyi yönetilmesine ve sürekli izlenmesine bağlıdır.
Tüm ilgililere, ışığın yaşamımızdaki pozitif değerinin anıldığı bu anlamlı günde şu çağrıyı yapıyoruz:
Doğru Aydınlat - Işığı Uzaya Kaçırma - Enerjiyi Verimli Kullan
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
"Işık Kirliliği" konusuna vurgu yapılarak ATMK ve TAD arasında yayınlanan ortak bildirge basında da yer almıştır.
Doğru Aydınlatma ile Gökyüzünün Karanlığını Korumak Mümkün - Sinan ALİŞ (HÜRRİYET Gazetesi)
2014 Nobel Fizik Ödülü günümüzün aydınlatma uygulamalarını başta aşağı değiştiren ve dönüştüren buluşları nedeniyle üç Japon bilim insanına verildi. Isamu Akasaki, Hiroshi Amano ve Shuji Nakamura bugün LED olarak adlandırdığımız teknolojiyi 1990'lı yıllarda geliştirdiler.
Edison'la özdeşleştirilen ve 1878'de geliştirilen klasik ampüller yerlerini çok hızlı bir şekilde LED ışıklara bırakmaya başladı. Bunun en temel nedeni, LED'lerin elektrik enerjisini doğrudan ışığa dönüştürmesiydi. Halbuki klasik ampüller elektrik enerjisinin önce ısıya sonra ışığa dönüştürülmesi esasına dayanıyordu. Yine 1990'larda yaygın olarak kullanılmaya başlanan floresan ampüller de içerdikleri civa nedeniyle giderek daha az tercih ediliyorlar.
Dahası, birçok ülke başlangıçta resmi kurumlara ait binalarda ve yerleşkelerde LED ampüllerin kullanılmasını zorunlu hale getiriyor. LED'lerin enerji verimliliği o kadar fazla ki, klasik ampüllerin harcadığı elektrik ile 100 kat daha fazla ışık elde edilebiliyor.
Uluslararası Işık Günü Birleşmiş Milletler, 2014 Nobel Fizik Ödülü'nün de etkisiyle, 2015 yılını Uluslararası Işık Yılı (IYL) ilan etti ve ışık temelli teknolojiler ve ışığın hayatımızdaki yeri hakkında geniş kapsamlı etkinlikler yapıldı. Ayrıca 2018'ten beri her yıl 16 Mayıs günü Uluslararası Işık Günü (IDL) olarak kutlanmaya devam ediyor.
Işık Günü yalnızca ışık teknolojilerinin faydaları ile ilgili değil. Işığın hayatımıza kattıkları, gereksiz ve yanlış aydınlatmanın canlılar ve bitkiler üzerindeki etkileri ve elbette yanlış aydınlatma sonucunda giderek kaybettiğimiz karanlık gökyüzü de ışık günü kapsamında dikkat çekilen konulardan.
Karanlık gökyüzü insanlığın ortak kültürel mirasıdır. Bir doğal güzelliktir. Bu güzellik, tıpkı doğa ve tabiat parkları gibi korunmalı. Nasıl bir doğal veya tarihi güzelliği korumak için yoğun çaba harcıyorsak, koruma kurulları oluşturuyorsak, bir doğal güzellik olan gökyüzünün karanlığını da korumak için çaba harcamalıyız.
Işık Kirliliği Nedir?
Basitçe; yanlış yerde, yanlış zamanda ve yanlış biçimde uygulanan aydınlatmaya "ışık kirliliği" denir. Işık kirliliğini yaratan birden fazla kaynak vardır. Astronomları en çok etkileyen uzaya kaçan ışık da diyebileceğimiz, gereksiz biçimde gökyüzüne doğru yöneltilmiş ışık kaynaklarıdır. Şehir aydınlatmasında kullanılan armatürlerin çoğu, halk arasında karpuz denilen türdendir. Bu armatürler, ışığın yukarı doğru (uzaya) kaçmasına neden olurlar. Gökyüzü aydınlanınca da astronomlar, astronomi meraklıları, amatör astronomlar ve astrofotoğrafçılar gökcisimlerini incelemekte ve görüntülemekte güçlük çekerler. Perdeli armatürler kullanılarak bu önlenebilir.
Büyük şehirlerde yaşamın kaçınılmaz bir sonucu olan hava kirliliği gibi, ışık kirliliğinin de sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri vardır. İnsan vücudu gece uyku sırasında yenilenir. Son dönemde sıklıkla bahsedilen bağışıklık sistemimizin güçlü olması da iyi alınan bir uykuya bağlıdır. Ama burada esas önemli olan karanlıkta uyuyabilmek ve melatonin hormonunun salgılanabilmesini sağlamaktır. Melatonin vücudumuzun yenilenmesinde önemli bir role sahiptir.
Işık tacizi de denilen bir ışık kirliliği türü nedeniyle, şehirlerde binalar gereksizce aydınlatılıyor. Çoğu evdeki yatak odaları olmaları gerekenden daha aydınlık. Belki yeni binalarda panjur ve benzeri uygulamalarla karanlık sağlanabilse de, gereksiz aydınlatmanın yarattığı müthiş bir enerji israfı var.
LED'ler Enerji Tasarrufu Sağlıyor Ama...
LED aydınlatmaların klasik ampüllere göre çok daha verimli olduğu, daha az enerji harcadığını söyledik. Ancak, LED'lerin ucuz olması ve bu enerji verimliliği sonucunda, insanlar ihtiyaçları olduğundan daha fazla aydınlatma kullanır oldular. Özellikle şirketler, plazalar ve benzeri büyük binalar, görece düşük maliyetleri nedeniyle daha önce yapamayacakları şekilde dış aydınlatma kullanmaya başladılar.
Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) ve Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği (IDA) ışık kirliliğinin azaltılması ve önlenmesi konusunda geniş bir kamuoyu farkındalığı yaratmaya çalışıyorlar.
IDA'nın raporlarına göre; Suriye gibi savaş olan yerler dışında, 2012 ile 2016 yılları arasında dünya %9 oranında daha fazla aydınlanmış durumda. Bunun sebebi; nasıl olsa enerji tasarruflu ve ucuz diyerek LED'lerin daha çok kullanılması.
Türkiye'de Durum Nasıl?
Çukurova Üniversitesi'nden Doç. Dr. Nazım Aksaker ve ekibi tarafından yürütülen bir TÜBİTAK projesinde, ülkemizdeki ışık kirliliğinin boyutları uydu verileri kullanılarak araştırılmış. İlk sonuçlara göre, IDA raporlarında verildiği gibi Türkiye'de de ışık kirliliğinin arttığı görülüyor.
Türkiye'de birçok üniversite bir astronomik gözlemevine sahip. Özellikle Astronomi ve Uzay Bilimleri ile Uzay Bilimleri ve Teknoloji bölümleri bünyesinde bulunan gözlemevleri aktif bilimsel çalışmalar yürütüyorlar. Türkiye'nin bu alandaki bilimsel yayınları ve başarılarının önemli bir kısmı üniversite ve ulusal nitelikteki gözlemevlerimizden yapılıyor.
Ayrıca ülkemizin gözbebeği sayılan, önemli bilimsel yatırımlarından TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi yoğun ışık kirliliği tehdidi altında. Türkiye'nin uzay bilimlerindeki 2023 vizyon projelerinden biri olan Doğu Anadolu Gözlemevi için şimdilik bir endişe yok. Ancak herhangi bir önlem alınmazsa bu iki yatırımımızın da ışık kirliliğinden olumsuz etkilenmesi söz konusu. Böylesi bir olumsuzluk, hem bu kurumlara yaptığımız yatırımlara hem de ülkemizin astronomi, astrofizik ve uzay bilimlerinde yürüttüğü çalışmalara zarar verecektir. Özellikle başlangıçta bu gözlemevlerinin bulunduğu Antalya ve Erzurum şehirleri pilot şehirler olarak belirlenip, bu şehirlerde ışık kirliliğini engelleme çalışmaları yürütülebilir. Bu çalışmalar, ilgili gözlemevlerinin bilimsel danışmanlığında Antalya ve Erzurum Büyükşehir Belediyeleri, Valilikleri ve elektrik dağıtım şirketleri ile işbirliği içinde gerçekleştirilmeli.
Ülkemizde ışık kirliliğini engelleme çalışmaları, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevimizin kurucu müdürü Prof. Dr. Zeki Aslan tarafından başlatılmıştı. Bu çalışmalar, illerimizdeki gökyüzü parlaklıklarının ölçülmesi ve başta öğretmenler olmak üzere kamuoyu farkındalığının artırılması çalışmaları ile devam ediyor. Bu çabalar kapsamında hazırlanan bir dış aydınlatma yasa tasarısı bile mevcut.
Bugünlerde Türkiye'deki astronomlar, elektrik mühendisleri, mimarlar ve ilgililer bir araya geliyorlar ve ışık kirliliğine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Türk Astronomi Derneği (TAD) ile Aydınlatma Türk Milli Komitesi (ATMK) arasında bir ortak komisyon kuruldu. Komisyon çalışmalarını tamamlayıp, öncelikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızdan destek isteyecek. Çünkü ışık kirliliği yalnızca astronomların bilimsel çalışmalarını engellemiyor; büyük bir enerji israfına neden oluyor ve canlıların sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler barındırıyor. Uluslararası Astronomi Birliği'nin hazırladığı bilgilendirici bir ışık kirliliği broşürü, IDL2020 etkinlikleri kapsamında Türk Astronomi Derneği tarafından Türkçeleştirildi. Broşüre TAD'ın websitesinden ulaşılabilinir.
16 Mayıs 2020 Uluslararası Işık Günü'nde TAD ve ATMK yetkilileri ortak bir bildirgeye imza atıyorlar. Bildirge saat 21:00'da Türk Astronomi Derneği'nin YouTube kanalından canlı olarak yayınlanacak.
Umuyoruz ki, önemli bir enerji tasarrufu sağlayacak, sağlık üzerindeki etkilerini azaltacak ve gece gökyüzünün güzelliğini yeniden keşfetmemize olanak tanıyacak yasal düzenlemelere yakında kavuşabiliriz. Fransa, 2018'in son günlerinde "ışık kirliliğinin önlenmesi, azaltılması ve sınırlandırılması" hakkında bir kanun yayınladı ve 2019'dan itibaren yürürlüğe koydu.
Benzer bir yasal düzenlemeyi Türkiye neden yapmasın?
Haberin orjinaline aşağıdaki bağlantı üzerinden erişebilirsiniz...